29 Nisan 1916'da, Mirliva Halil Paşa komutasındaki Altıncı Ordu, General Townshend komutasındaki İngiliz birliklerini, kuşatma altında tuttuğu Kut şehrine girerek teslim aldı.
Halil Paşa tarafından 29 Nisan 1916 tarihinde Altıncı Türk Ordusu'na günlük emir olarak yayınlanan aşağıda metinde bu gün, Halil Paşa tarafından "Kut Bayramı" olarak ilan edilmiştir.
Tarihçi Orhan Koloğlu, İngilizlerin Kut yenilgisini "1842'deki Kabil bozgunundan beri İngiliz ordusunun yaşadığı en aşağılayıcı hezimet" olarak gördüklerini yazar.
Türk Milleti'nin kahramanlıklarla dolu tarihinde unutturulmak istenen bir olay olan Kut Bayramı'nı Türk milletinin hafızasına sunuyor, bu günün anısını Türk ordusunun başına 'çuval geçirtenlere' ayrıca ithaf ediyoruz...
KUT'A GİRİŞ
" Kır bir atın üzerinde şık üniformalı, kelebek gözlüklü, dimdik duran Albay'ın komutasındaki sağlam, dayanıklı, pis haki üniformalı, sırtları çantalı, bin kilometre yürümekten postalları parçalanmış Türk askerleri, trampetlerin ritmine uygun bir yürüyüşle şehre girdiler.
Araplar alkışlıyor ve albayın çizmelerini öpmeye çalışıyorlardı. Ama onları itti…
İngiliz subayları teker teker kılıçlarını teslim ettiler, o da başıyla selamlayarak alıyor ve ellerini sıkıyordu.
General Townshend'in kılıcını Halil Paşa özel olarak gelerek aldı ve kendisine iade etti.
Townshend ondan bir lütuf istedi. Köpeği Spotun nehre atılmasını, yüzerek İngiliz ordusuna erişip İngiltere'ye gönderilebileceğini söyledi. Halil Paşa ciddiyetle kabul etti.
Esaret İngilizler içindi, köpekler için değil…
Ama her yerde bu kadar nazik değillerdi. Erlerden biri parçalanmış postallarını İngiliz subayınınkini çalarak değiştirmeye kalkışınca derhal bir Türk subayı müdahale etti.
Potin iade edildi. Türk subayı askerin suratını tokatlamaya başladı. Asker hazırolda duruyor ve her tokattan sonra selam veriyordu. "
(Russel Braddon- Orhan Koloğlu çevirisi)
Halil Paşa'nın günlük ordu emri:
ORDUMA
Arslanlar,
1- Bugün Türkler'e şerefü şan, İngilizlere kara meydan olan şu kızgın toprağın müşemmes semasında sühedamızın ruhları şadü handan pervaz ederken, ben de hepinizin pak alınlarından öperek cümlenizi tebrik ediyorum.
2- Bize ikiyüz seneden beri tarihimizde okunmayan bir vakayı kaydettiren Cenab-ı Allah'a hamdü şükür eylerim. Allah'ın azametine bakınız ki, binbeşyüz senelik İngiliz Devleti'nin tarihine bu vakayı ilk defa yazdıran Türk süngüsü oldu. İki senedir devam eden Cihan harbi böyle parlak bir vaka daha göstermemiştir.
3- Ordum gerek Kut karşısında ve gerekse Kut'u kurtarmaya gelen ordular karşısında 350 subay ve on bin neferini şehit vermiştir. Fakat buna mukabil bugün Kut'da 13 general, 481 subay ve 13.300 er teslim alıyorum. Bu teslim aldığımız orduyu kurtarmaya gelen İngiliz kuvvetleri de 30.000 zayiat vererek geri dönmüşlerdir.
4- Şu iki farka bakınca cihanı hayretlere düşürecek kadar büyük bir fark görülür. Tarih bu vakayı yazmak için kelime bulmakta müşkülata uğrayacaktır.
5- İşte Türk sebatının İngiliz inadını kırdığı birinci vakayı Çanakkale'de, ikinci vakayı burada görüyoruz.
6- Yalnız süngü ve göğsümüzle kazandığımız bu zafer yeni tekemmül eden vaziyeti harbiyemiz karşısında muvaffakiyeti atiyemizin parlak bir başlangıcıdır.
7- Bugüne KUT BAYRAMI namını veriyorum. Ordumun her ferdi, her sene bu günü tesit ederken şehitlerimize yasinler, tebarekeler, fatihalar okusunlar. Sühedamız, hayatı ulyatta, semevatta kızıl kanlarla pervaz ederken, gazilerimiz de atideki zaferlerimizle nigehban olsunlar.