R*A*D*Y*O***E*Y*L*U*L
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

R*A*D*Y*O***E*Y*L*U*L


 
AnasayfaradyoeylulGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Atatürk’ten Alınacak Dersler!..

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
RaDYoEyLuL
Admin
Admin
RaDYoEyLuL


Mesaj Sayısı : 777
Kayıt tarihi : 11/02/08

Atatürk’ten Alınacak Dersler!.. Empty
MesajKonu: Atatürk’ten Alınacak Dersler!..   Atatürk’ten Alınacak Dersler!.. Icon_minitimePtsi Mayıs 05, 2008 10:33 pm

Atatürk’ün sözlerinden ve yakın tarihimizdeki olaylardan alınacak çok şey vardır. Ne yazık ki, toplumun bazı kesimleri tarih bilincinden ve bilgisinden çok yoksundur. Okumadan, düşünmeden, kulaktan dolma bilgilerle kendilerince bilgiçlik taslar ve ona göre de yorum yapmaya çabalarlar. Bunun tipik örneklerinden birini yakınlarda ortaya atılan Vahdettin hain miydi değil miydi tartışmalarında yaşadık.

Hemen herkes bu konuda konuştu yorumlar yaptı. Söylenenleri izledikten sonra konuşanların Osmanlı İmparatorluk tarihini uzaktan yakından bilmediğini, özellikle Sultan II. Abdülhamit dönemini, İttihat ve Terakki Fırkası’nın kuruluşunu, gelişmesini, I.Dünya Savaşı’nın çıkış nedenlerini bilmediklerini, kulaktan dolma bilgilerle yetindiklerini üzülerek gördüm. Oysa bu konuda okunacak ve yakın tarihimize ışık tutabilecek öylesine çok yayınlanmış kitap var ki...

Örneğin Şevket Süreyya Aydemir’in Tek Adam, II. Adam, Enver Paşa isimli kitaplarının yanı sıra Atatürk’ün Nutku bunların başında gelmektedir. Yakın tarihlerde yayınlanan Turgut Özakman’ın “Şu Çılgın Türkler” ve Soner Yalçın’ın “Efendi” isimli kitapları da yakın tarihimizle ilgili bazı gerçekleri açıkça gözler önüne seriyor. Kuşkusuz, bunları okuduktan sonra kendi kendinize düşündüğünüzde Osmanlının neden çöktüğünü, İmparatorluğun I. Dünya Savaşı’na nasıl sürüklendiğini, İstanbul’un işgalinde Vahdettin’in kendi saltanatını kurtarabilmek için nasıl küçüldüğünü, Ankara hükümeti ile ilgili bazı bilgileri İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a nasıl ulaştırdığını, Ankara hükümeti temsilcisi Yusuf Kemal Bey’e Osmanlı hükümetinden Sadrazam Tevfik Paşa ile Hariciyi Vekili Ahmet İzzet Paşa’nın nasıl oyun oynadığı bugün açıkça yazılmış ve belgelerle ortaya konulmuştur. Bütün bu bilimsel belgelere dayalı gerçeklere rağmen, hala onları savunanların ortaya çıkması bilgisizliğin, gerçekleri öğrenmemenin tipik örnekleridir.

Bütün bunlar bir yana günümüze kıssadan hisse veya alınacak dersler olur mu, bilemem ama Atatürk ile ilgili birkaç anıyı yinelemek istiyorum.

Atatürk’ün köylülerle ilgili anılarında da alınacak dersler bulunmaktadır.Hadi Besleyici’nin Atatürk ile ilgili bazı anıları “Atamız Atatürk” isimli kitabında bulunmaktadır:

''Atatürk'e hakaretten sanık bir köylü hakkında kovuşturma yapılıyordu.
Dönemin bakanlarından biri durumu Atatürk’e duyurmuştur.

-Size küfreden bir köylüyü mahkemeye veriyoruz.
Atatürk sormuş:
-Ben ne yapmışım ona?

Soruşturma evrakını inceleyenler açıklamışlar:

- Gazete kâğıdı ile sardığı sigarayı yakarken kâğıt tutuşmuş da ondan!..

Atatürk, Bakan'a şu soruyu yöneltmiş:

- Siz hiç gazete kâğıdı ile sigara içtiniz mi?..
- Hayır!..
- Ben Trablus'ta iken içmiştim. Pek berbat şeydir. Köylü gene bana az
küfretmiş. Siz bunun için mahkemeye vereceğiniz yerde, ona insan gibi
sigara içmeyi sağlayınız.''

Atatürk, 1930'larda yapmış olduğu yurtiçi gezilerinde çiftçi, işçi, sanatkâr, esnaf ile memleket sorunlarını konuşuyor, sonra da onları Meclis’e getiriyormuş. N. Roger’in ''Olaylar ve Atatürk'' kitabında, Atatürk'ün, tarlasında çift süren Halil Ağa isimli bir köylü ile konuşmasına yer vermiş:

- Kolay gele, bereketli ola Ağa.
- Allah razı olsun Bey...
- Hayrola Ağa, öküzün teki ne oldu?
- Devlete borcumuz vardı Bey; icra kapımızı çalınca çaresiz kaldık, koca
öküzü satıp borcumuzu ödedik.

Atatürk 'Sağlık olsun Ağa' dedikten sonra İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Salih
Bozok, Kılıç Ali,Hüsrev Gerede, Emir Subayı Resuhi Bey’in yanında yaveri Salih Bozok’a şunları söylemiştir:
- Salih, yarın sabah git, Halil Ağa'yı bul, getir. Kim olduğumu sorarsa,
bizim Bey seni bir kahve içmeye çağırıyor de...

Ertesi gün Salih Bozok, Halil Ağa'yı bulmuş ve Atatürk'ün yanına getirmiştir.
Atatürk ayağa kalkarak “Buyur Halil Ağa” deyip bir sandalye göstermiştir.
Zamanın başbakanı İsmet İnönü de salonda bulunuyordu ve olanlardan
habersizdi. Atatürk Halil Ağa'ya dönerek:

- Halil Ağa, anlat şu vergi işini bir daha...
Halil Ağa, vergi borcunu, başına gelen icra olayını, satılan öküzünü tekrar anlatmıştır.Bundan sonra. Atatürk, İsmet Paşa ve Şükrü Kaya'ya dönerek:

- Arkadaşlar, biz İstiklal Savaşı'nı Halil Ağa'nın öküzünü icra yoluyla satalım diye yapmadık. Bu memlekette adaleti böyle mi kuracağız. Vatandaşı böyle mi koruyacağız, gerekirse vergi borcu ertelenebilir. Köylünün çift sürdüğü öküzü elinden alınmaz.

Halil Ağa, 'Sen Atatürk Paşamsın galiba, beni bağışla, kusur ettim' diye yalvaracak olmuşsa da; Atatürk 'Sana güle güle Halil Ağa, sen bizim gözümüzü açtın' diyerek Onu ayakta uğurlamıştır

Bundan sonra Atatürk Türk köylüsünün borcu konusunda çok titiz davranmıştır.

Çok eski yıllarda tanıma mutluluğuna eriştiğim gazeteci Hikmet Bil’in de Atatürk ile ilgili bir anısına sırası gelmişken yer vermek isterim:

Yunanlıları denize döken Gazi Mustafa Kemal Paşa 10 Eylül 1922 günü İzmir’e gelmiş ve İstanbullu gazetecilere Kramer Palas Otelinde buluşalım demiştir. Atatürk’ün İzmir Kordonboyu’nda Ege Denizini seyrederek sohbet etmek niyetinde olduğu açıktı. Atatürk, üniformasız, korumasız sivil bir elbise ile yanındaki birkaç arkadaşı ile Kramer Palas oteline gelmiş, ancak içerisi yabancı ve yerli Hıristiyanlarla doluymuş. Salona gireceği sırada Onu tanımayan bir Rum garson karşısına dikilmiş:

-Yerimiz yoktur efendim!..
-Canım şöyle bir köşeye sıkışsak?
-Mümkünsüzdür! Efendim, yerimiz yoktur.

O sırada salondaki müşterilerden biri onu tanır ve “Mustafa Kemal Paşa” diye bağırınca, herkes yerlerinden fırlar, alkışlar, çığlıklar yükselir...
Bu sefer Onu tanımayan Rum garson koşar, Atatürk’ü körfeze bakan bir masaya oturtur ve “Emriniz Paşa” der...

Atatürk, özlemini çektiği halkçı demokrasiyi, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve Serbest Fırka örneklerini denemiş olmasına rağmen, gerçekleştiremeden aramazdan çok erken ayrıldı.

Geçen yüzyılın dahisi Atatürk, böylesine büyük bir devlet adamı idi. Ondan alınacak daha çok dersimiz var. Atatürkçüyüz demekle, Onun ilkelerini benimsemekle bu iş olmuyor. Atatürkçü olunacaksa gerçekçi olunmalıdır!...
[b]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Atatürk’ten Alınacak Dersler!..
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
R*A*D*Y*O***E*Y*L*U*L :: RadyoEyLuL&Ataturk&Mehmetciklerimiz&Tarih :: Ataturk-
Buraya geçin: